STRES VE BESLENME
Günümüzde sağlık, insanın
fiziksel, sosyal, duygusal durum gibi yaşamının bütün boyutlarıyla ilgili bir
kavram olarak düşünülmektedir. Bu anlamda sağlık, yaşamdan memnuniyeti ve yaşam
kalitesini içermekte ve kişinin kendisini geliştirmesini ifade etmektedir.
Stres, kişinin yaşamdan memnuniyetini ve yaşam kalitesini etkileyen çağımızın
en önemli sağlık sorunlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Stres anında,
beyinde hipotalamus etkilenerek hormonal sistemde bazı değişiklikler meydana
gelmektedir. Böbrek üstü bezlerinden adrenalin, noradrenalin ve kortizol
hormonları salgılanır. Bu hormonların salgılanmasıyla kan şekeri, kalp
atışları, metabolik hız, mide, bağırsak faaliyetleri ve kaygı düzeyinde artış
gibi vücutta bazı değişiklikler olmaktadır. Salgılanan bu hormonların belirli
bir miktarı organizma için yararlı iken uzun süreli ve fazla miktarda
salgılanması yarardan çok zarar verici özelliğe sahip olmaktadır. Stres,
yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır ve yaşı, cinsiyeti, konumu, statüsü ne olursa
olsun hiç kimsenin strese karşı bağışıklığı yoktur. Bu nedenle, stres konusunda
bilgilenmek ve verebileceği zararların farkında olmak, gerek sağlığın korunması
ve gerekse okul ve iş yaşantısındaki başarı açısından büyük önem taşımaktadır.
Yaşamımız süresince maruz kaldığımız
sınavlar, hızla zorlaşan yaşam şartları, trafik sorunu, iş hayatı, insan
ilişkileri gibi pek çok stres kaynağı vardır. Özellikle her yıl Türkiye'de
milyonlarca genci ve ailesini etkileyen sınavlar en önemli stres kaynaklarından
biridir. Stresli bir yaşam, çocuk ve gençlerimizin duygusal gerginlik
hissetmesine, toplumla bütünleşememesine ve uyumsuz kişilik sergilemesine,
başarılarının düşmesine ve bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına zemin
hazırlamaktadır. Sınav stresinin çocuklar üzerinde daha yoğun hale gelmesine
neden olan bazı faktörler vardır.
Anne ve babaların yüksek düzeyde başarı
beklentisi ve çocuklarını daha başarılı olan arkadaşları ile sürekli
kıyaslamaları, gençlerin sınavı başarmaya yönelik kaygı ve endişelerini önemli
ölçüde artırmaktadır. Oysa ki ebeveynlerin çocuklarının neyi, ne kadar
yapabileceklerini bilmeleri, başkaları ile mukayese etmek yerine daha gerçekçi
bir yaklaşım sergileyerek belli bir alanda gösterdikleri başarılardan memnun
olmaları ve bu yönde onları motive etmeleri, çocukların başarılı olmalarında
son derece önemlidir.Ayrıca, sınavların sadece bilgiyi ölçmeye yönelik
olmadığı, heyecanı kontrol etmeyi, performansı arttırmayı ve panik durumunu
aşmayı da ölçtüğü unutulmamalıdır.
Sınava hazırlık aşamasında gençler tam
bir yarış havasına girmekte, ders çalışma gerekliliği sosyal yaşantılarını en
aza indirgemekte, artan stres nedeniyle daha gergin, huzursuz ve tahammülsüz
hale gelmektedirler. Oysa ki uzun vadede stresin yaratacağı hasarlar asla
küçümsenmemeli ve stresle başa çıkmanın en iyi yollarından birisinin bireyin
kendine uygun ve zevk alacağı etkinlikler içinde yer alması olduğu
unutulmamalıdır. Bu nedenle ebeveynlerin, sevdikleri sporla uğraşmaları ve
egzersiz yapmaları konusunda çocuklarını teşvik etmeleri, hobileri ile
ilgilenmelerine yardımcı olmaları önemlidir. Gelişmiş fiziksel kondisyon, stres
kaynaklı toksinlerin vücuttan atılmasında, vücutta neden olacakları hasarın
önlenmesinde ve metabolizmanın düzenli çalışmasında etkin rol oynar. Günde 30
dakika yapılacak düzenli egzersiz (tempolu yürüyüş, koşma, bisiklete binme vb.)
sınavlara hazırlanan gençlerde hem stresin azaltılmasına hem de fiziksel
egzersiz sonrası salgılanan bazı maddeler nedeniyle öğrenmenin kolaylaşmasına
neden olacaktır.
Okul yaşantısına ek olarak öğrencilerin
büyük çoğunluğunun dışarıdan ek yardım almaları, bunun için ailelerin maddi
olanaklarını zorlamaları ve dışarıdan yardım alamayan öğrencilerin de
çoğunlukla kendilerini sınava hazırlanma ve kazanma konusunda daha yetersiz ve
desteksiz hissetmelerine neden olmaktadır. Bu durum, gençlerde sınav stresinin
daha yoğun hissedilmesine neden olmakta ve çalışma performanslarını negatif
yönde etkilemektedir. Olumsuz sınav sonuçları nedeniyle de beklediğini elde
edemeyen gençlerde suçluluk ve yetersizlik duyguları gelişebilmektedir. Bu
konuda ebeveynlerin son derece dikkatli olmaları, sınav sonuçları ne olursa
olsun çocuklarının özgüvenlerini kaybetmemeleri konusunda destek olmaları
gerekmektedir.
Ülkemizde özellikle 6. sınıftan itibaren
lise son sınıfa kadar öğrencilerin yaşadıkları uzun ders çalışma ve sınava
hazırlık süreleri onların bedensel ve zihinsel yorgunluğunu artırarak çalışma
performansını azaltmaktadır. Bu süre zarfında, çocukların bedensel ve zihinsel
yönde gelişimlerine destek olunmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, özellikle
büyüme çağındaki çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından son
derece önemlidir. Fiziksel ve zihinsel performansın arttırılmasında;
Bütün gece süren açlıktan sonra güne
yeterli ve dengeli yapılan bir kahvaltı ile başlanması,
Rafine şeker tüketimini mümkün olduğunca
azaltarak kan şekerini dengeleyici kompleks karbonhidrat kaynaklarının (kuru
baklagiller, tam tahıl ürünleri vb.) tüketiminin arttırılması,
Kuru baklagiller, kuru meyveler, pekmez,
tahin, yeşil sebzeler gibi demirden zengin besinlerin yeterli miktarlarda
alınması,
Sinir sisteminin çalışmasında etkin B
vitaminleri, magnezyum ve biotinden zengin besinlerin (tam tahıl ürünleri, koyu
yeşil yapraklı sebzeler, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar vb.)
tüketiminin arttırılması,
Bağışıklık sistemini güçlendirici C
vitamininden zengin (portakal, yeşil biber, patates gibi) ve beta karotenden
zengin besinlerin (havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, sarı- turuncu meyveler)
tüketiminin arttırılması,
Ders çalışırken, şeker ve şekerli
besinler, cips, kuruyemiş, gazlı içecekler gibi besinler yerine süt, yoğurt,
sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları ve kuru
meyvelerin tercih edilmesi,
Günlük kafein tüketiminin en fazla 2
fincan kahve ile sınırlandırılması,
Strese bağlı vücutta oluşan toksinlerin
atılmasını kolaylaştırmak amacıyla günde en az 8-10 bardak su tüketilmesi
önerilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder